Ankara'nın güzel sokaklarından birinde yaşayan 52 yaşındaki Elif Yıldız, her yıl nisan ayında bulutların yağmuru bırakmasını coşkuyla bekliyor. Onun için bu, sadece doğanın bir olayı değil, aynı zamanda sağlığını korumanın ve güçlendirmenin bir yolu. Elif Hanım, nisan yağmurunu içme ritüelini, yıllar önce kayınvalidesinden öğrendiğini belirtiyor.
Elif Hanım, nisan yağmuru içmenin faydalarını bilirken, bunu uygulama serüvenini de samimiyetle paylaşıyor. İlkbaharın gelişiyle birlikte, doğanın canlanması gibi kendisi de bu gelenek sayesinde ruhsal olarak yenileniyor. Nisan yağmurunun temizliğine ve doğanın sunduğu bu mucizeye olan inancı, onu yıllardır bu ritüeli sürdürmeye itiyor. “Nisan yağmuru içmek, hem bedenime hem ruhuma şifa oluyor. Vücudumda bir tazelenme hissediyorum” diyor Elif Yıldız. Yağmur suyu, doğada zararlı maddelerin temizlenmesiyle oluştuğu için Elif Hanım, bu suyu içmenin toksinleri atma konusunda da etkili olduğuna inanıyor.
Elif Hanım, bu gelenekten söz ederken, kayınvalidesinin yaşlılıktan gelen bilgeliğini hatırlayarak gözleri parlıyor. “Kayınvalidem, ben çocukken her nisan ayında bu geleneği yaşatırdı. Bir gün bu geleneği benim de sürdürmem gerektiğini düşünmeye başladım ve ondan sonra hayatımda yer etmeye başladı” diyerek duygularını ifade ediyor. Nisan yağmurunun toplandığı sabahları, hazırlıklar içinde erkenden uyanıyor ve kendi özel su şişesini yanına alarak, uygun bir yer bulmaya çıkıyor. “Çeşme başı ya da açık alanlar en uygun yerler. Yağmur, toprakla buluştuğunda en etkili olur” diyerek, nisan yağmurunu toplama yöntemlerini de paylaşıyor.
Bu geleneği sürdürmenin, onun için sadece fiziki bir alışkanlık değil, aynı zamanda meleklik ve geçmişle bağ kurma durumu olduğunu belirtiyor. Ailesiyle ve arkadaşlarıyla bu ayrıntılı geleneği paylaştıkça, onları da bu ritüelin parçası yapmayı amaçlıyor. Özellikle doğallığa önem veren bireyler ve çevreciler için de nisan yağmuru içmenin anlamı büyük. “Doğadan gelen her şey değerlidir ve doğanın bu sunduğu güzellikleri atlamamak gerekiyor” diyor Elif Hanım, doğaya olan sevgisini bir kez daha vurgulayarak.
Bu yıl nisan yağmuru, Ankara'da herkesi mutlu eden bir fenomen haline geldi. Elif Hanım gibi düşünen birçok insan, yağmuru toplarken onu sağlıklı bir yaşamın anahtarı olarak görüyor. Nisan ayında yağmur yağdığında, komşuları ve arkadaşlarıyla birlikte, Elif Hanım’ın evlerinin bahçesinde bir araya gelerek bu geleneği kutluyorlar. Bir yandan nisan yağmurunu bir araya gelerek topluyor, diğer yandan bu özel anın tadını çıkarıyorlar. “Bazen kocaman bir gök gürültüsü patlıyor, bazen de küçük bir damla düşüyor. Her yağmur, her an bir şans” şeklinde düşündüklerini ifade ediyor. Özellikle çocukların da bu geleneğe dahil olması, onları doğa ile uyum içinde büyütmenin bir yolu gibi görünebilir.
Elif Yıldız, nisan yağmurunu içme deneyimini yaşam tarzının bir parçası olarak değerlendiriyor. “Gerçekten de nisan yağmurunu içtikten sonra kendimi daha enerjik hissediyorum. Bunu bir gelenek olarak değil, hayatımın bir parçası olarak görüyorum” diyerek ekliyor. Genç nesillere aktarılması gereken bu geleneklerin, modern hayatın içinde kaybolamayacak kadar değerli olduğunu düşünmekte. Herkesin hayatında bir şeylerin değiştiği, yenilendiği yalnızca bir zaman dilimi olarak nisan ayını değil, aynı zamanda ruhsal rahatlama için de göz önünde bulunduruyor.
Sonuç olarak, Elif Hanım’ın nisan yağmurunu şifa kaynağı olarak içme serüveni, sadece geleneksel bir yaklaşım değil, aynı zamanda doğayla olan sıkı bağın ve bu bağın getirdiği huzurun bir göstergesi. Ankara’nın eşsiz doğası içerisinde, bu gibi gelenekler yaşam bulmaya devam ediyor. Gelecek nesillerin de bu inancı sürdürmesi, doğayla olan bağın kuvvetlenmesine ve sağlıklı yaşam felsefelerinin gelişmesine yardımcı olacak. Elif Yıldız gibi kadınların hikayeleri, topluma ilham vermeye devam ederken, doğayla olan bağımızı güçlendirmek için atacağımız adımların da önemine dikkat çekiyor.