2023 yılı, Rusya ve Türkiye'nin diplomatik ilişkilerinin 105. yılını kutladığı bir döneme işaret ediyor. İki ülke arasında uzun yıllara dayanan karmaşık bir geçmiş bulunmasına rağmen, günümüzde bu ilişkiler hem bölgesel hem de küresel anlamda büyük önem taşıyor. Geçmişten günümüze süregelen bu ilişkilerin, nasıl bir denge unsuru oluşturduğunu ve gelecekte ne şekilde gelişebileceğini incelemek, hem siyasetçiler hem de akademisyenler için önemli bir konu.
Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kökleri, 1918 yılındaki Sovyetlerin Türkiye’yi tanıması ile başlıyor. Bu dönemde her iki ülke de siyasi ve ekonomik çıkarlarının peşindeydi. Özellikle 1970’lerde enerji ihtiyacı, iki ülkenin iş birliğini artırmak için bir zemin oluşturdu. 21. yüzyılda, stratejik ortaklıklar ve iş birlikleri, Suriye krizinin etkisiyle yeni bir boyut kazandı. Hem Rusya hem de Türkiye, çeşitli uluslararası sorunlarda birbirlerine karşı farklı tavırlar sergilemelerine rağmen, bu dengeyi korumayı başardılar.
Günümüzde Rusya ve Türkiye, enerji alanında önemli iş birlikleri gerçekleştirmektedir. Türkiye, Rusya’dan aldığı doğal gaz ile enerji ihtiyacını büyük ölçüde karşılıyor. Ayrıca, Akkuyu Nükleer Santrali gibi projeler, iki ülke arasındaki ekonomik bağların güçlenmesine büyük katkı sağladı. Bunun yanı sıra, savunma sanayi alanında da ortak projeler geliştirilmekte. Örneğin, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alımı, ilişkilere dair tartışmalara yol açsa da, birlikte çalışma çabalarını da gözler önüne seriyor. Bu tür iş birlikleri, her iki ülkenin de uluslararası arenada nasıl daha güçlü bir konum edindiğini göstermektedir.
Diplomatik ilişkilerin 105’inci yılı, iki ülkenin yalnızca geçmişteki ilişkilerini hatırlamakla kalmayıp gelecekteki hedeflerini belirlemeleri için de önemli bir fırsat sunuyor. İlerleyen yıllarda Rusya ve Türkiye’nin karşılaşacağı zorluklar, kendilerini nasıl şekillendirecekleri açısından belirleyici olacaktır. Diplomatik iletişimde sağlanan dengenin, hem iki ülkenin hem de bölgenin barış ve istikrarı açısından kritik öneme sahip olduğu aşikardır. Bu çerçevede gelecekte gerçekleştirecekleri adımlar, sadece iki tarafı değil, birçok ülkenin politikalarını da etkileyecektir.