Antalya'da yaşanan ve toplumda büyük yankı uyandıran bir olayda, bir adam eşini sokak ortasında bıçakla yaraladı. Olay, şehrin en yoğun caddelerinden birinde gerçekleştiğinde, çevredeki vatandaşlar duruma müdahale etmeye çalıştı. Kadının yaralanması sonrası hastaneye kaldırılmasıyla birlikte, olayın detayları ortaya çıkmaya başladı. Medyanın sıkça gündeme taşıdığı bu tür olaylar, toplumda kadına yönelik şiddetin geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak davanın seyrinde yaşanan ceza indirimi, kamuoyunun tepkisini çekti.
Olay, Antalya'nın merkezinde yaşayan 32 yaşındaki Zeynep Y.’nin, boşanma aşamasındaki eşi tarafından bıçaklanmasıyla patlak verdi. Zeynep Y., eşi Ahmet K.’den boşanma davası açtığı dönemde gelen tartışmaların birikmesiyle, bu trajik olay gerçekleşti. Olay anında çevrede bulunan vatandaşlar durumu fark ederek, hemen polisi ve sağlık ekiplerini aradı. Kısa sürede olay yerine gelen acil sağlık ekipleri, Zeynep Y.’yi hastaneye kaldırdı. Ahmet K. ise olay sonrası soruşturma kapsamında gözaltına alındı.
Mahkeme sürecinin başlamasıyla birlikte, toplumun dikkatini çeken ilk detay, Ahmet K.’nin ifade vermesi ve pişmanlık duyması oldu. Duruşmalar sırasında yaşadığı bu pişmanlık, hâkim üzerinde etkili oldu ve sanığın cezasında indirim yapılmasına zemin hazırladı. Ahmet K.’nin avukatının sunduğu savunma, “Eşine karşı duyduğu sevgi ve evlilikteki sorunların üstesinden gelememesi” gibi gerekçelerle, mahkemede yankı buldu. Ayrıca, sulh yoluyla çözüme gitme çabalarının olayın patlak vermesine neden olduğunu belirten savunma, dikkatleri daha da artırdı.
Mahkeme, Ahmet K.’ye uygulanan ceza indirimine karar vermesi sonrasında, sosyal medya ve basında büyük bir tartışma başladı. Özellikle kadına yönelik şiddet sanıkları için verilen ceza indirimleri, toplumsal cinsiyet eşitliği savunucuları tarafından eleştirildi. “Bir erkeğin pişmanlık duyması, kadına uyguladığı şiddeti affetmez!” şeklinde tepkiler yükselmeye başladı. Pek çok sosyal medya kullanıcısı, “Cezalar uygulamalı değil, caydırıcı olmalı!” ifadeleriyle durumu kınadı. Olayın mahkemeye yansıması ve gazetelerde gündem olması, aynı zamanda benzer durumlarda yaşanan adaletsizlikleri de gözler önüne serdi.
Ayrıca kamuoyu vicdanını yaralayan bu durum, kadına yönelik şiddetle ilgili yürürlükte olan yasaların yetersizliği sorgulandı. Çoğu kadın, kendilerine uygulanan şiddetlerin meşrulaştırılamayacağını düşünerek sokaklarda eylemler gerçekleştirdi. Kadınların yaşayabileceği şiddet olaylarının ardında yatan toplumsal faktörler üzerinde daha fazla durulması gerektiği ifade edildi. Bu tür olayların önlenebilmesi için eğitim, kamu bilinci oluşturma ve toplumsal cinsiyet eşitliği söylemin güçlendirilmesi gerektiği konusunda toplum genelinde konsensus sağlandı.
Sonuç olarak, Antalya’daki bu bıçaklama olayı, sadece bireysel bir trajedi olmaktan çıkıp, Türkiye’deki kadına yönelik şiddetle ilgili daha derin ve sosyolojik bir tartışmanın fitilini ateşledi. Kadınların haklarının korunması ve adaletin yerini bulması için daha fazla çaba sarf edilmesine ihtiyaç duyuluyor. Olayın ardından yaşanan gelişmeler, toplumun tüm kesimlerini etkileyecek nitelikte bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Adalet sisteminin, bu tür olaylarda mağduriyetleri ortadan kaldıracak şekilde işlemesi gerektiği, kamuoyunda geniş bir destek buluyor.