Son dönemlerde artan depremler, Türkiye’nin pek çok bölgesinde endişe yaratırken, Fatih’te yaşanan bir olay bu konunun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Geçtiğimiz günlerde şehirde meydana gelen depremin ardından, bir bina tümüyle çöktü. Bu durum, sadece o binanın sakinleri için değil, bölgedeki diğer binalar için de büyük bir tehlike oluşturuyor. Depremlerle birlikte binaların dayanıklılığının sorgulanması, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması gerektiğini de bir kez daha gündeme taşıdı.
Fatih’teki çöken bina, yıllardır yeterli bakım ve onarımdan mahrum kalmış bir yapıydı. Yerel halk, özellikle bu binanın eski yapısından ve riskli durumundan dolayı endişeliydi. Ancak, yetkililerin bu konuda yeterince adım atmadığı düşünüldüğünde, deprem anında yaşanan bu talihsiz olay, aslında sadece bir başlangıç olarak değerlendirilmelidir. Uzmanlar, Fatih gibi tarihi dokusunu korumaya çalışan bölgelerin, binalarının depreme karşı dayanıklılığını artırmak için acil olarak kentsel dönüşüm projelerine dahil edilmesi gerektiğini vurguluyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden bir uzman, çöken binanın ayakta kalan binalar için bir uyarı olduğunu belirtti. Depreme dayanıklı inşaatların, modern yapım teknikleri ve malzemeleri ile inşa edilmesi gerektiğini ifade etti. “Kentimiz, jeolojik olarak riskli bir bölgede yer alıyor. Bu yüzden binaların çağa uygun bir şekilde yeniden inşa edilmesi elzem,” dedi. Ayrıca, Türkiye’nin büyük şehirlerinde mevcut binaların büyük bir kısmının eski yapım teknikleri ile inşa edildiğini ve bu durumun büyük bir risk taşıdığını da sözlerine ekledi.
Bölgedeki diğer sakinler de duruma tepki göstererek, bu tür olayların yaşanmaması için gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını talep etti. Bazı binaların gözle görülür şekilde hasarlı olduğunu belirten mahalle sakinleri, kentsel dönüşüm projelerine hız verilmesi gerektiğini savunuyor. Herkesin güvenli bir ortamda yaşamasının en temel hak olduğuna vurgu yapıldı. Uzmanlar, inşaat sektöründe ve kentsel dönüşüm alanında daha fazla şeffaflık ve denetim sağlanmasını gerektiğini dile getiriyor.
Bu olayın ardından, Fatih’teki binaların durumunu değerlendiren yerel yönetimler, bir an önce harekete geçerek kapsamlı bir inceleme başlattı. Ancak bu süreçte, sadece çökme olaylarının temizliği ve temizlenmesi değil, daha önceden belirlenmiş olan riskli yapıların dönüşüm sürecinin başlatılması gerektiği de yine uzmanlar tarafından vurgulandı. Kentsel dönüşüm projelerinin, yalnızca yeni binaların yapılması anlamına gelmediği de hatırlatıldı; mevcut yapının da iyileştirilmesi ve modernleştirilmesi gerektiği ifade edildi.
Sonuç olarak, Fatih’te yaşanan bu olay, kentsel dönüşümün ve depreme dayanıklı yapıların ne denli önemli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Depremler, doğanın bir gerçeği ve buna hazırlıklı olmamız gerektiği için, pek çok insan için acil durumlar hazırlıklarının önemini gün yüzüne çıkardı. Hedef, sadece çökme gibi olumsuz olayların yaşandığı değil, insanların güvenle yaşayabileceği yapılar inşa etmek. Bu bağlamda, köklü değişimlerin sadece yapısal düzeyde değil, toplumsal bilincin artırılması açısından da gerçekleşmesi gerekiyor.