Günümüzde birçok meslek, teknolojinin gelişmesi ve toplumsal değişimlerin etkisiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Modern hayatın hızla değişen dinamikleri, birçok kişinin geçmişte önemli bir yere sahip olan meslek gruplarını terk etmesine neden oluyor. İşte tam da bu noktada, bir mesleğin son temsilcisi olan Fikret Bey ile gerçekleştirdiğimiz röportaj, toplumsal hafızamızda iz bırakacak türden. Fikret Bey, uzun yıllardır nostaljik bir meslek olan zanaatçılığı sürdüren son ustalardan biri.
Zanaatkarlık, tarih boyunca insanlığın temel ihtiyaçlarını karşılayan, yaratıcılığı ve el becerisini ön plana çıkaran bir meslek dalı olmuştur. Ancak günümüzde, bu meslek dalı giderek kaybolma aşamasına geliyor. Fikret Bey, yıllardır bu mesleği icra eden son kişilerden biri. “Bir zamanlar, insanlar kendi işlerini el becerileriyle yapabiliyorlardı. Şimdi her şey makinelerle yapılıyor ve kimse el işiyle uğraşmak istemiyor,” diyor. Bu durumda, eski ustaların bilgisi ve tecrübeleri de yıllar içinde kaybolup gidiyor.
Fikret Bey, zanaatkarlığın sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğuna inanıyor. “Günümüzde gençler bu mesleği bir seçenek olarak görmüyor. Hızlı kazanç sağlayacak başka işler arıyorlar. Ancak benim için bu iş bir tutku ve hayatımın büyük bir parçası,” diyor. Kendisi, yıllarca süren deneyimiyle birçok genç zanaatçının menteşesi olabilmeyi istiyor ama ne yazık ki, ilgisizlik nedeniyle bu istekleri gerçeğe dönüşmüyor.
Fikret Bey, mesleğin geleceği hakkında karamsar görünse de bazı umut verici yanların da olduğuna işaret ediyor. “Günümüzde, el emeği ürünlere olan ilgi yavaş yavaş artıyor. İnsanlar, özgün ve kaliteli ürünleri tercih etmeye başlıyorlar. Bu da benim gibi zanaatçılara bir fırsat sunabilir,” diyor. Kendi atölyesinde yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Fikret Bey, sosyal medya aracılığıyla eserlerini tanıtarak yeni bir müşteri kitlesine ulaşmayı hedefliyor. Ancak bu uğraşının yeterli olup olmayacağı ayrı bir soru işareti olarak kalıyor.
Fikret Bey, gençler için bir başlangıç noktası olabilmek adına çeşitli atölye çalışmaları düzenlemeyi düşünüyor. “İmkan olursa, gençlere kendi becerilerini geliştirlmek ve bu mesleği deneyimlemeleri için atölyeler açmayı planlıyorum. Bu şekilde, bir nebze de olsa bu el sanatının unutulmasını önlemiş oluruz,” diye ekliyor.
Sonuç olarak, zanaatkarlığın son temsilcisi olan Fikret Bey, geçiş sürecinin zorluklarına rağmen mesleğini sürdürme kararlılığını gösteriyor. Ekonomik sıkıntılar, genç neslin bu alana ilgi duymaması ve modern hayatın giderek hızlanması gibi faktörler, eski mesleklerin yok olmasına yol açırken, Fikret Bey gibi az sayıda insanın özverisi bu mesleğin geleceği adına bir umut ışığı olmayı sürdürüyor. Bu noktada, toplum olarak el emeğine ve zanaatkarlığa verilen değerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiği aşikar. Kim bilir, belki de modern hayatın koşuşturmacası içinde, geçmişin bu değerli el sanatları tekrar bir gün parlayacaktır.